Öncelikle belirtmeliyim ki bu bölümde ne yazık ki şarkı indirebilmeniz için link paylaşmıyıcam,sadece dinleyebilmeniz için bi kaç şarkı önereceğim.Zaten şarkıları veya albümleri indirebileceğiniz bir çok site mevcut.
Zakkum bir kaç hafta önce Her Gün Sonbahar albümünü bizimle paylaştı.İlk dinlediğimde 13 şarkıdan yalnızca iki tanesini beğenebilmiştim ama ilerleyen günlerde fikrim değişti.Hani bazı şarkıları ilk dinlediğimizde sevmeyiz de sonradan bağımlılık yapar ya; işte Zakkum'da böyle bi albüm yapmış.En sevdiğim şarkılara gelirsek: Her Gün Sonbahar,Acıta Acıta,Ben Ne Yangınlar Gördüm,Tutukluyum ama albümde kötü şarkı yok hepsini en az iki kez dinlemenizi tavsiye ediyorum.
Keremcem de kendi adını verdiği bi albüm çıkartmış kendisini pek dinlemem ama albümde iki şarkı var ki müptelası olduğumu söyleyebilirim.Yaşıyorum Hala,Berbat.Bu ikisini mutlaka dinlemelisiniz.
Sesine,söz yazma yeteneğine hayran olduğum bi adamdan bahsetmek istiyorum şimdide;Fettah Can.Yalanlar Cumhuriyeti isimli albümünü yeni dinledim sayılır ama içinden bazı şarkıları şimdiden otuz kez falan dinlemişimdir.Son Gülen İyi Güler,Kalp Ağrısı çok ciddi bağımlılık yapıyor benden söylemesi.Murat Boz'dan dinlediğimiz Özledim şarkısı meğer Fettah Can'a aitmiş,albümde bu şarkıda var.Bu adamın her gün farklı bir şarkısını keşfediyorum."Bunuda mı o yazmış?" oluyo tabi sonra.Neyse albüme dönersek hepsi buram buram Fettah Can kokuyor,kaliteli.Şu kötü olmuş yada şunu dinlemiyorum diyemiyorum bile.Siz yine hepsini dinleyin. =)
Burası, Mürekkep Dünya'dan çok daha yeni bir dünya. Şimdiden biraz da olsa bizim dünyamıza benzemeye başladı bile. Trenler, fabrikalar, gazeteler var bu dünyada, ama bir yandan da Cüceleri birer köle olarak kullanan bir İmparatoriçe ve ormanlarda meşum pastadan evler de var burada. Henüz bir çocuk olduğum günlerde beni hem büyüleyen, hem de korkutan Grimm masalları, aynanın arkasında gerçek oluyor, Pervasız kahramanım Jakob Korkusuz da, cam ayakkabı ve sihirli sofrayı ararken beni de yanına aldı ve Mavi Sakallar, Su Adamları ve Karanlık Perilerle tanıştırdı. İlk başta Jakob'u sevmemiştim ve kardeşini kendime çok daha yakın hissediyordum. Ancak bir keresinde Leonel çok doğru bir tespitte bulunup şöyle dedi: "İkimiz de aynı Will gibiyiz, ama Jakob olmak hoşumuza giderdi." Şu an Jakob'a karşı sevgim öylesine artmış durumda ki, pek çok serüvende onun peşinden gitmeyi umuyorum.
Çok merak ediyorum, acaba aynanın gerisine geçmeye cesaret ettiklerinde, okuyucularım kendilerini kimin yerine koyacaklar? Acaba bu Jakob mu olacak? Belki de kendilerini bir tilkinin postuna ve bir kızın tenine sahip Tilki'nin yerine koyarlar. Yoksa, aynı bize benzeyen, ancak derileri yeşim taşına ve ametiste, oniks, aytaşı ve kantaşına benzediği için bir yandan da bizden son derece farklı olan Goylları mı tercih edecekler?
Cümleler kalemimin ucundan kağıda dökülmeye devam ediyor olsa da. İlk kez bir hikayeyi başka biriyle birlikte oluşturuyorum. Buna rağmen, okuyucularımın yokluğunda çoktan kendimi yalnız hissetmeye başlamış durumdayım ve bu dünyayı, diğer pek çoklarında beni takip etmiş olanlara bir an önce göstermek için yanıp tutuşuyorum! Bir an önce aynanın diğer tarafına gelsinler diye sabırsızlanıyor ve onların da bu dünyayı en az benim sevdiğim kadar sevmelerini umuyorum.
Sevgilerimle,
Cornelia Funke